1962 yılında hem Cannes hem de Venedik Film Festivallerinden ödülle dönen, aynı yıl George Meliee ödülünün de sahibi olan Beşten Yediye Cleo, Vardanın yönetmenlik adına ilk başarısı. Kanser olduğu gerçeğiyle yüzleşen genç ve güzel bir Fransız pop şarkıcısı Cleonun öyküsü. Kendince geri dönüşleriyle hayatını irdelediği doksan dakikayı Cleoyla birlikte yaşıyoruz.
 Aynı zamanda Cleonun hayata dair sorularıyla da karşı karşıya kalıyoruz: Böyle bir zamanda ne yapılabilir?, Nasıl yapılır? Cleo, bu soruların cevaplarını ve kişisel ilişkilerini sorguluyor. Bu soruların cevaplarını hem bugünde, yaşadığı hayatta hem de yeni tanıdığı insanlarda arıyor. Kanser psikozunun, korkusunun çevrelediği filmde zaman ilerledikçe değişik insan yüzlerinin geçtiği Paris sokaklarına, içeriğini kaybetmiş hareketsiz ve durgun bir zamana dönüyoruz...

Beşten Yediye Cléo

Marco, erotik film oyuncusu Fanny'yi etkilemek için onu yeni yarış arabasıyla gezintiye çıkarır. Yolda bir kaza olur.

Shut Up, I Love You!

İşadamı olan Henri Roubier (Louis de Funès), İtalya’da çok karlı bir anlaşmaya imza atmış olmanın heyecanıyla Fransa’ya dönmektedir. Kamyoncuların grevinden dolayı trafikte sıkışınca, zor durumda kalmış olan genç bir kızla adamı istemesede arabasına almaktadır. Roubier onlarla tartışırken yoldan çıkmış olan otomobili, uçurumdan aşağı yuvarlanmaktadır. Fakat otomobil bir ağaçta asılı kalacak ve bu üçlünün açlık, susuzluk, sıcak ve ölüm korkusuyla baş edecekleri çılgın bir macera başlayacaktır.

Daldaki Otomobil

Bir Dans okulunun sahibi olan ve gösteriler yapmak için 20 bayan dansçısıyla bütün Avrupayı dolaşan Evan Evans'ın en büyük yardımcısı en büyük yardımcısı yeğeni Philippe Evans ve Başdansçısı Françoise'dır. Çok hırslı ve disiplinli olan Evan dansçılarının gönül ilişkisine danslarına zarar vereceği gerekçesiyle kesinlikle izin vermez. Ancak içlerinden biri bebek sahibi olunca bunu Evans'tan saklamaya çalışır, sıkışık bir durumunda ise Philippe'yi suçlayan bir mektupla beraber bebeğini Evans'ın odasına bırakır.