2038 yılında dünya gizemli bir evrene girer. İnsanlar devasa bir duvarın arkasına saklanmakta ve savaşlara katılmaktadır. Bu distopik harikalar diyarında Denise, bir rönesansın yolda olduğunu vaat eden bekçi Tom'un teşvikiyle ince buz üzerinde yürümektedir.

South of Hope Street

Zakopané Treni, merhamet ve hoşgörüsüzlüğün en alışılmadık koşullarda bile nasıl bir arada olabileceğini gözler önüne seren gerçek bir aşk hikâyesi. Henry Jaglom'un uzun soluklu oyunundan yapımcı/editör Ron Vignone ile birlikte senaryosunu yazıp yönettiği ve sinemaya uyarladığı film, insanlığı en beklenmedik yerde, önyargılarda ortaya çıkarıyor. Film, Henry Jaglom'un babasının 1928 yılında bir trenle Polonya'yı geçerken başından geçen gerçek olaylara dayanıyor. O dönemde antisemitizm Avrupa'nın büyük bölümünde, özellikle de Polonya'da yaygındı. Zakopané Treni'nde, başarılı genç bir Rus işadamı Varşova'ya yaptığı tren yolculuğunda Polonya ordusunda görevli büyüleyici bir hemşireyle tanışır ve kendisine ilgi duyan hemşirenin şiddetle Yahudi karşıtı olduğunu keşfedince hayatını değiştirecek bir ikilemle karşı karşıya kalır. Ona Yahudi olduğunu açıklayacak mıdır? Aşka mı yoksa intikama mı yönelecektir? Polonya'yı boydan boya geçen tren yolculuğu ve onu takip eden Zakopané tatil kasabasındaki hafta sonu molası, Henry Jaglom'un babasını bir ömür boyu rahatsız etti.

Train to Zakopané

Jessie ve Susan ile Chloe ve Beth, hafta sonunu birlikte geçirdikten sonra yanlış partnerle birlikte olduklarını fark ederler. Susan ve Beth üniversitede oda arkadaşıdır ve eski okullarında yeniden bir araya gelmektedirler. Susan şimdiki partneri Jessie ile Oregon'a gider. Jessie, Susan'ın Beth ile olan ilişkisini kıskanmaktadır. Ancak Jessie, Beth'in partneri Chloe ile tanıştığında, ona karşı anında duyduğu çekim karşısında şaşkına döner. Chloe için bu duygu karşılıklıdır. Kendini fazla ciddiye almayan bir drama. Jesse ve Chloe baş başa kaldıklarında, aralarındaki fiziksel çekim sağduyularının önüne geçer ve ortaya eğlenceli bir seyirlik çıkar