Bir tiyatro yazarı olan Sidda, oldukça sevgi dolu ve bir o kadar da garip davranışları olan annesinden ve doğup büyüdüğü şehir olan Louisiana'dan yeterince uzak olan New York'ta yaşamakta ve bunu böyle sürdürmekte kararlıdır. Bir gün Sidda hakkında Time Magazin dergisinde çıkan yazıda, Sidda'nın annesi Vivi'nin iyi bir anne olmadığı yazılınca Vivi çok sinirlenir ve anne kız hem kendi ilişkilerini hem de Sidda'nın evlilik korkusunu yenmesini yedi yıldır bekleyen sevgilisi ile olan evlilik planlarını bozacak bir kavgaya girişirler. Bu durumu düzeltmek için Vivi'nin de bir üyesi olduğu Ya-Ya kardeşliğinden eski arkadaşları devreye girerler ve Sidda'ya gençken annesinin nasıl birisi olduğunu anlatmaya karar verirler.

Aramızda kalsın

14 yaşındaki asi genç Sandy Ricks'in hayatının en berbat dönemidir, çünkü yaz tatilini hippi eski amcasıyla birlikte "dünyanın öbür ucundaki" bir adada geçirmek zorundadır. Üstelik Red Hot Chili Peppers grubunun konserleri için aldığı serbest giriş kartı da yanacaktır. Gençlik yıllarında Beach Boys grubunun peşinden yollara dökülecek kadar sıkı bir hippi olan amca, yaşı ilerledikçe toplumdan kopmuş, balıkçı olmuştur.  Ancak Sandy, gittiği adada Flipper adında kimsesiz bir yavru yunusla karşılaşınca hayatı bir anda değişir. Bu kent çocuğu adadaki yaşama uyum göstermeye başlar ve çok geçmeden kendisini hayatının en büyük macerasının içinde bulur. Ada artık eskisi kadar küçük ve sıkıcı değildir. Üstelik yaşlı amca Porter da düşündüğü kadar kötü biri gibi görünmemektedir.