Katarina 20 yaşındadır. Kasvetli bir banliyöde sorunlu bir geçmişe sahip olan Katarina'nın hayatı, müziği keşfedene kadar çoktan düzene girmiş gibi görünmektedir. Göteborg Konser Salonu'nda Mozart'ın 'Requiem' adlı eserini dinlediğinde her şey değişir ve yeni, güzel bir dünyanın kapılarını aralar. Hayatını değiştirmek ve çirkin gerçekliğinden olabildiğince uzaklaşmak zorunda olduğunu hisseder. Ancak izlemesi gereken yolun yalanlar, ihanet ve evli orkestra şefi Adam'la tehlikeli bir ilişkiyle dolu, haince bir yol olduğu ortaya çıkar. Yine de Katarina yeni kimliğini kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdır.

Pål müziğiyle başarılı olmanın hayalini kurmaktadır, ancak önünde büyük bir engel vardır: kendisi. Pırlanta gibi bir gençtir ve müzik yeteneğinden daha büyük olan tek şey, başını sürekli belaya sokan takıntılarıdır. Pål'ı Göteborg'da bir yaz boyunca tutku ve aldatma; aşk, uzlaşma ve kurtuluş arasında gidip geldiği duygusal bir yolculukta izliyoruz.

Shed No Tears

1970'lerin İsveç'inde geçen hikayede, annesi evi terkettikten sonra babasıyla yalnız kalan 5 yaşındaki Lisa'nın, alkolik babasına duyduğu koşulsuz ve başkalarının tuhaf bulduğu sevgi anlatılıyor.