Rio de Janeiro'da çalışan, müşterilere mektup yazıp postalamakla görevli soğuk ve yaşlı bir kadın olan Dora (Fernanda Montenegro), müşterilerden ve insanlardan nefret ediyor. Dokuz yaşında bir çocuk olan Josue (Vinicius de Oliveira), babasını hiç görmemiş. Josue'nun annesi, kocasına mektuplar yazıyor ve bu mektuplar Dora aracılığıyla gönderiliyor. Kadın bir araba kazasında ölünce, Josue'nin sorumluluğunu insanları pislik olarak gören Dora üstlenmek zorunda kalıyor. Dora, Josue'yı babasını görebilmesi için yolculuğa çıkmaya ikna ediyor ve bu iki farklı insan arasında sıradışı bir dostluk kuruluyor.

Merkez İstasyonu

Brezilya çorak toprakları, Nisan 1910. Tonho, babası tarafından ağabeyinin intikamını almakla görevlendirilir. Genç adam, bu suçu işlediği takdirde hayatının ikiye bölüneceğini bilmektedir: halihazırda yaşadığı yirmi yıl ve diğer aile oğullarının intikamını almadan önce yaşaması gereken birkaç gün. Küçük kardeşi Pacu'nun teşvikiyle atalarından kalma görevini yerine getirmekle buna isyan etmek arasında kalır. Tam bu sırada Tonho'nun ailesinin yaşadığı uçsuz bucaksız çorak topraklardan küçük bir gezici sirk geçer.

Güneşin Ardında

Recife'nin fakir bir mahallesinde, egzotik ve tuhaf karakterlerin hayatları bir barda ve çok düşük bütçeli bir otelde iç içe geçer. Eşcinsel Dunga otelde çalışmaktadır ve dindar Kika ile evli olan ve metresi Dayse ile ilişkisi olan kasap Wellington'a aşıktır. Hasta nekrofil Isaac'in sarı bir Mercedes Benz'i vardır ve Avenida Bar'ın sahibi Lígia ile seks yapmak istemektedir.

Mango Sarısı

Askeri cuntanın boyunduruğu altındaki Brezilya can çekişirken, yozlaşmış rahiplerin vaazları kıyametin yakın olduğunu söyler durur. Tüm bunlar olurken, kanunlarla arası hiç iyi olmamış bir aile, ülke topraklarını turlayıp, cuntaya başkaldıran bir grup rahibeye silah sevkiyatı yapmaya çalışır.