Bir İdam Mahkumu Kaçtı, sinemada minimalizmin tadına varmak isteyenler için en iyi başlangıç noktası. Filmin büyük bölümü, Fontaine'i (François Leterrier) hücresinde yalnız başına, kendisi gibi tutsak olanlarla iletişim kurarken ve özgürlüğüne doğru adım adım ilerlerken gösterir. Tüm Bresson filmleri gibi bu film de, Bresson'un uzun çalışmalardan sonra geliştirdiği, "sinematograf" üzerine kuramlarını ortaya koyar: Dramatiklikten tamamen uzak bir oyunculuk sergileyen amatör oyuncular; görüntü dışı seslere ve onların aktardığı bilgiye olağanüstü bir vurgu; son ve görkemli ana kadar müziğin kullanılmaması. Fransız sinemasının diğer muhteşem hapishane filmleri olan Jaques Becker'in Le trou (Delik, 1960) ve Jean Genet'nin Un chant d'amour (Aşk Şarkısı, 1950) filmleri gibi, Bir İdam Mahkumu Kaçtı da insan ruhunun çektiği acıların ve kurtuluşa yönelten dürtülerin olağanüstü güçlü bir alegorisini sunar..

Bir İdam Mahkumu Kaçtı

Marie ve Michelle bir akıl hastanesinden kaçmaktadır. Michelle yolda nasıl hayatta kalacağını bilen sert bir kızdır, ancak son derece utangaç olan Marie umutsuzca ona tutunur.

Kaçaklar

Gilles, who operates a money losing garage, teams up with his friends Max, who operates a scrap yard, and lawyer Xavier  to open a brothel catering to women. They get the idea from Gilles' secretary Irma, a former prostitute. They are assisted in the implementation by Max's wife Juliette and Sabine who is mad for Gilles. Unfortunately Gilles has fallen for Florence the daughter of the conservative Prime Minister and his wife. When the Prime Minister tries to shut down the brothel Gilles decides to stand against him in the election.