Bir korku yazarı olan Wilbur Gray, korkunç bir sırrın farkına varmıştır: Kediler gerçekten kararları veren doğaüstü yaratıklardır. Wilbur, başkalarını kendisine inandırmak için umutsuz bir girişimde bulunarak üç kedi dehşeti hikâyesi anlatır.

The Uncanny

Ottawa'lı bir polis şefi, Montreal'de üniversitede okuyan kız kardeşini zehirleyen kişiyi aramaktadır. İntikam için o kadar çaresizdir ki, katili bulmak için kendi acımasız yöntemlerini kullanmaya başlar. Çok geçmeden her şeyin düşündüğü gibi olmadığını keşfeder.

Tehlikeyi severim

Robert Ross (Brent Carver) Toronto'nun varlıklı bir banliyösünde korunaklı bir ergenlik dönemi yaşamaktadır. Ketum ve içine kapanıktır, düşüncelerini sadece zihinsel engelli kız kardeşi Rowena (Anne-Marie MacDonald) ile paylaşır. Zayıf ve geleneksel babasına karşı merhamet duymaktadır. Engelli bir çocuk dünyaya getirmiş olmanın verdiği umutsuzluk acımasızlığa dönüşmüş, baskıcı bir kadın olan annesiyle (Martha Henry) yüzleşmekten kaçınır. Rowena, Robert'ın hayaller ve hayal ürünü varoluşunda merkezi bir konuma sahiptir. Rowena öldüğünde, Robert ailesiyle açıkça çatışır ve kendini ele almaya karar verir. Yıl 1914'tür. Kanada ordusuna kaydolur ve Alberta ve Montreal'de eğitim aldıktan sonra kendini İngiltere ve Fransa'da bulur. Savaş onun için çatışmalarını, dramlarını, tutkularını, yani savaşlarını çözmenin bir başka yolu haline gelir.