1930'ların Prag'ında, ölü yakmanın insanı dünyevi acılardan kurtardığına inanan Çek bir ölü yakıcı, amansız bir şekilde Nazizme sürüklenir.

The Cremator

Eski Nazi Klaus Abard, yaşlanmayı geciktirici haplar alarak 1990'lara kadar hayatta kalır. Bir zaman yolculuğu yaparak 1944'teki Almanya'ya dönmeyi ve Hitler'e bir hidrojen bombası hediye ederek savaşı kazanmayı planlamaktadır. Ne yazık ki pilot, kadın peşinde koşan Karel Bures, yolculuk sabahı ölür ve ciddi ikiz kardeşi Jan, komplodan haberi olmadan onu taklit eder. Bombayı kaybettiklerinde ve 1941'de Nazilerin zaferi hissettikleri bir zamanda Hitler'in sığınağının yakınına indiklerinde plan ters gider. Bures, komploculardan ikisiyle birlikte Naziler tarafından yakalanmaktan kaçar ve zaman makinesine geri döner. Bures makineyi onların gidişinden bir gün önceye dönecek şekilde programlar, çünkü o zaman kardeşini kurtarabileceğini ve komployu bozabileceğini düşünmektedir.

Yarın kendimi çayla haşlayacağım

Küçük denizkızı bir prensi boğulmaktan kurtarır ve ona aşık olur. Onunla birlikte olabilmek için kötü büyücüyle bir anlaşma yapar: Karada bir hayata karşı güzel sesi. İlk başta işe yarar gibi görünür, prens onun güzel görünümüyle büyülenir. Ancak yabancı bir prensesin anısı hâlâ peşini bırakmamaktadır: Denizkızının onu bıraktığı sahilde onu bulan ve (elbette) kurtarıcısı olduğuna inandığı prenses. Bu hatayı çözmek dilsiz küçük denizkızına çok ağır gelir ve tüm denizlerin kralı olan babası bile yaklaşan felakette ona yardım edemez.