İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru, torpillenen bir hastane gemisinden kurtulanlar kalabalık bir filikada hayata tutunmaya çalışmaktadır. Yiyecek, su ya da barınak olmadan her şey kaybedilmiş gibi görünmektedir - ta ki ürkütücü derecede sessiz bir Alman mayın tarama gemisi onlara doğru uğursuzca sürüklenip hayatta kalmak için son bir şans verene kadar. Rengarenk mürettebatımız gemiyi keşfettikçe, Alman mürettebatının başına şeytani bir kader geldiği çok açık hale gelir. Gizem, görünüşe göre hayatta kalan tek kişi olan ve onları geminin derinliklerindeki kilitli bir odaya götüren genç bir Rumen kızla karşılaştıklarında daha da derinleşir.

Blood Vessel

1. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, çiftlik çocukları Billy (Josh Davis) ve Jack Kelly (Mathew John Davis), kuzenleri Paddy (Lachie Hume) ile birlikte askere yazılır ve Avrupa'da hizmet etmek üzere gönderilirler. Billy'nin keskin nişancı olmasıyla birlikte, çocuklar kısa sürede keskin nişancı timi olarak Almanları ve Türkleri gözlerini kırpmadan biçmeye başlarlar. Kahraman olurlar, ancak eve döndüklerinde aile çiftliği bir sığır hırsızı çetesi tarafından kuşatılmıştır, yani savaş sona erse bile kan akmaya devam edecektir.