Gary Almanya'nın Stuttgart kentinde doğdu. Büyükbabası Phillips 66 rafinerisine yardım etmesi için Bellingham, Washington'a gönderildi. Oraya vardığında dedesi takviyeye ihtiyacı olduğunu anladı ve Gary'nin babasını yardıma çağırdı. Gary'nin babasının Akışkanlar Dinamiği diploması vardı ve bu tam ona göreydi. Babasının Bellingham'da altı ay kalması gerekiyordu. İki yıl sonra annesi, Gary de dahil olmak üzere çocuklarla birlikte geldi. Üç yıl sonra baba Almanya'ya döndü ama anne kalmaya karar verdi. Çift, babanın sadakatsizliği yüzünden boşanmış. Gary genç bir yetişkin olarak babasının inşaat şirketinde çalıştı. Mısır da dahil olmak üzere uzak köprü ve kanal projelerinde çalışarak dünyayı dolaştı. Ayrıca Singapur ve Perth, Avustralya'da rafineri geliştirme sahasında yaşayan büyükbabasını da ziyaret etti. Büyükbaba eşsiz bir adamdı. Yüzlerce çalışanı yönetirken, her biriyle bir yurttaş gibi çalışırdı. Ekibiyle birlikte cıvataları sıkıyor, bileşenleri kontrol ediyor ve hesaplamaları yapıyordu. Gary başarısını bu etkiye bağlıyor. Bir yandan insanlarla çalışmayı öğrenirken bir yandan da bir şeyler üzerinde nasıl çalışılacağını öğrendi. Gary çıtanın yükseldiğini göstermek için elini yukarı kaldırıyor. Gary üniversitede birinci sınıftayken oda arkadaşı ondan köpeğine bakmasını istedi. Köpek bir Mackenzie Vadisi kurduydu. Gary aşık oldu. Daha sonra bu köpekler Gary'nin hayatını derinden etkileyecekti. Üniversiteden sonra Gary, Bellingham'da ikamet etti ve Boeing'e gidip geldi. Çok çalıştı, terfi aldı, takım elbise giydi. Yine de şirket hayatı ruhunu kemiriyordu. Boeing Tukwila kampüsünde Washington Gölü kıyısındaki patika boyunca yürüdüğünü ve bu yaşam tarzının kendisine göre olmadığına karar verdiğini hatırlıyor. Aynı sıralarda arkadaşı gazetede Mackenzie Vadisi kurtlarıyla ilgili bir ilan bulmuş. Bellingham'ın güneyindeki Alger'de bulunuyorlardı. Gary, Alger'e, yetiştiricinin yaklaşık olarak bulunduğu yere gittiğini, arka bahçenin kapısından bağırdığını ve cevap alamayınca kapıyı açıp içeri girmeye karar verdiğini hatırlıyor. Orada, bir kulübede yavru köpeği duruyordu. Onu almak zorundaydı. Yetiştiriciyi o anda yavruya sahip olması gerektiğine ikna etti ve ehliyetini, motorlu testeresini ve o sırada arabasında bulunan elektrikli süpürgesini ilk peşinat olarak bıraktı. MacKenzie Vadisi kurtları olağanüstü hayvanlardır. Boeing'den sonra, bir altın madeninden aldığı iş teklifinin ardından köpeği ve kız arkadaşıyla Alaska'ya taşınmaya karar verdi. Orada dinamit ve nehir tarama konusunda deneyim kazandı, altın aramak için buzun altında yüzdü. Daha sonra Yukon Bölgesi'ne taşındı ve Kanada hükümeti için uzak yerlere tıbbi malzeme sevkiyatında çalıştı. Çalı pilotu olarak uçmayı öğrendi ve kötü havalarda sınırlı telsiz bağlantısıyla aletlerine güvendi. Yazları Alaska, Skagway'de ikamet etti. Kendisine dişi bir kurt veren bir Eskimo şefiyle tanıştı. Böylece köpeklerini yetiştirdi ve limana yanaşan yolcu gemileriyle bağlantı kurarak kızak köpeği gezintileri sağladı. Bunu yaparken Kurtlar Asla Ağlamaz (1983) filminin yapımcılarıyla tanıştı ve köpekleri bu filmde yer aldı. Gary'nin köpekleri Alaska'nın Haines kentinde çekilen Beyaz Diş (1991) filminde de yer aldı. Kariyerleri Kar köpekleri (2002) ile devam etti. Köpekleri ayrıca Northern Exposure (1990), REI ve Ford reklamlarında da yer aldı. Boynundaki ve belindeki omurları değiştirmek için dokuz ay boyunca on dokuz ameliyat için Almanya'ya döndü. Artık belinde ve boynunda ona tam hareket sağlayan paslanmaz çelik üniversal eklemler var. Benzin istasyonuyla anlaştı ve parayı tarladaki Unimog'ları satın almak için kullandı. Son zamanlarda, o ve köpekleri "The Man in the High Castle" filminde figüran oldular. Darrington, Washington'da çekilen İkinci Sezonunda bir Nazi muhafızı olarak rol aldı. Gary'nin birkaç on yıl boyunca Sibirya Huskies ve Alaska Malamutes ile çiftleşecek iki yüzden fazla Mackenzie Vadisi kurdu vardı. Sonuncusu için on yedi bin dolar ödemişti. Köpekleri sayesinde James Coburn ve Cuba Gooding Jr. ile takıldı, Stephen Spielberg ile çalıştı. Bu deneyimi yaşadığı için çok minnettar. Kalıcı olan şeylere inanıyor. Bu yüzden Unimog'ları seviyor. Ayrıca bir şeyleri kendine özgü, benzersiz bir şekilde yapmaktan da korkmuyor. Yaşam sevinci gerçek ve benzersiz olarak parlıyor.