Seksen yaşındaki Craig ve Irene Morrison’ın yaşamı yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Değişen zaman ve kurallar nedeniyle, küçük çiftliklerinden yeteri kadar para kazanamamaktadırlar. Irene’de bunama belirtileri baş göstermiştir. Hala aynı yerde yaşayan ve Irene’in daha profesyonel bir yardım almasını isteyen çocuklarının isteklerinin aksine, Craig içinde sadece karısıyla kendisinin yaşayabileceği küçük bir ev yapmak ister. Bu projeye aklında tek bir fikirle başlayan Craig arkadaşlarından da destek alır. Ancak bu süreçte Craig birçok zorlukla karşılaşır

Still Mine

1954'te Hamilton, Ontario'da geçen bu Kanada yapımı komedi/drama, dakikalar ilerledikçe giderek daha dokunaklı hale gelen tatlı ve zaman zaman saçma bir hikaye.  Film, dul ve hastanede yatan annesi komadayken gizlice kendi başına yaşayan 9. sınıf öğrencisi Ralph'in (Adam Butcher) kurgusal hikâyesini anlatıyor. Erkeklerin gittiği Katolik okulunun müdürü Peder Fitzpatrick (Gordon Pinsent) ile başı sık sık derde giren Ralph, annesini kurtarabilecek bir mucizeyi gerçekleştirmeye, yani Boston Maratonu'nu kazanmaya karar verene kadar akranları arasında bir şaka olarak görülür.  Daha genç bir rahip ve eski bir koşucu olan Peder Hibbert (Campbell Scott) tarafından koçluk edilen ve çocuğun saf umudu sayesinde kinizmi ortadan kalkan Ralph, kendisini beklenmedik görevine adar, karşı çıkanları savuşturur ve çok zorlu bir yolda çeşitli müttefiklerinden ve arkadaşlarından yardım alır.

Saint Ralph

Katı dindar yetiştirilme tarzlarını geride bırakmış iki Mennonit kız kardeşin hikâyesi. Kardeşlerden biri aşk ve yaşam mücadelesi verirken, diğeri dünyaca ünlü bir konser piyanistidir.

All My Puny Sorrows

Ben Tyler'a kanser teşhisi konmuştur. Tedaviye hemen başlasa bile en iyi senaryoda hayatta kalma şansı çok düşük olan Tyler, bunun yerine Toronto'dan Kanada kırları üzerinden British Columbia'ya doğru bir motosiklet yolculuğuna çıkmaya karar verir.

One Week

On yedi yaşındaki Farley, yeni Sidney Crosby'nin sopa kullanma becerilerine sahip. Farley'nin Crosby'nin kim olduğu hakkında hiçbir fikri yok. Ev ödevinden anladıkları bir sanat galerisine ya da aşrama gitmek olan ebeveynler tarafından evde eğitilerek korunaklı bir hayat sürmüştür. En iyi arkadaşı, üç yaşından beri yan komşusu olan Eve'dir. Ailesini dehşete düşüren Farley, yerel pist fareleriyle top oynamayı çok sevmektedir. Ailesini daha da dehşete düşüren şey ise Farley'nin büyük bir hokey ligine katılması ve bir anda şöhrete kavuşmasıdır. Farley çok geçmeden hokey şöhretinin, dövüşme beklentisi de dahil olmak üzere bir bedeli olduğunu anlar. Eve ile değişen ilişkisi de buna eklenince Farley yolunu kaybetmeye başlar.