Macaristan'ın lideri ve bir Alman müttefiki olan Naip Horthy'nin Hitler'le olan iyi ilişkileri savaşın sona ermesiyle değişir. Macaristan'ın gücünü devretmeye ya da oğlunun idamına tanık olmaya zorlanan Naip Horthy, ülkesinin kontrolünü, Macarları hızla gettolara ve ölüm kamplarına taşıyan Nazilere bırakır ve görünürde hiçbir umut yoktur. Ancak Elek adında genç bir adam ortaya çıktığında umutsuzluk değişir. Tehcir sırasında ailesinden ayrı düşen Elek, sevdiği kadının da yardımıyla onlardan biri haline gelerek düşmana meydan okur. Zamana karşı bir yarış içinde, bir Nazi Subayı kılığına girerek ailesini ve binlerce vatandaşını kurtarmak için bir göreve çıkar.

Walking with the Enemy

Yetenekli bir aşçı olan Rob Haley Londra'da bir restoran işletmektedir Karısının trafik kazasında trajik ölümünden sonra hayata küser ve mutfaktaki hünerini kaybeder Restoranda işlerin kötüye gitmesi ve basında çıkan olumsuz eleştiri yazısı üzerine eski arkadaşı Gordon Ramsay, kontrolü yeniden ele alması için ona destek verir Bunun üzerine Rob, Londra'dan ayrılır ve harabe halindeki bir pub'ı seçkin bir restorana çevirmek üzere kolları sıvar Tam da bu sırada hayatına Amerikalı yemek eleştirmeni Kate Templeton girer.