1957 yılında, Paris'teyiz. Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent, moda gurusu Christian Dior'un sağ koludur. Christian Dior ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen Saint Laurent, ilk tasarımını hazırladıktan sonra ünü tüm hızıyla yayılmaya başlar. Artık moda dünyasının yükselen yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında ise Pierre Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine aşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlarlar. Üç yıl sonra ise kendi markasını, Yves Saint Laurent'i yaratmış olur. Ne varki Yves Saint Laurent'in yaratıcılığı hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir.

Yves Saint-Laurent: My Marrakesh

Evli bir çift, Tijuana'daki bazı mağaraların yakınında bir aile gezisindeyken çocuklarını kaybeder. Çocuklar sonunda hiçbir açıklama yapılmadan yeniden ortaya çıkar, ancak eskisi gibi olmadıkları, korkunç bir şeyin onları değiştirdiği anlaşılır.

Here Comes the Devil

İşten atılacağını öğrenen François, eşcinsel rolü yaparak kovulmaktan yırtar. Patronu eşcinsel birini işten atmanın kendilerine zarar vereceğini, haklarında ayrımcılık suçlaması yapılabileceğini düşünmüştür. Aynı şirkette çalışan ve homofobik olduğu bilinen Felix’e de François ile dost olması önerilir. Felix bu görevi o kadar ciddiye alır ki, karısı birisiyle ilişkisi olduğunu sanacaktır.

Dolap

Ünlü ve güzel bir manken olan metresi Elena ile magazin paparazzileri tarafından yakalanan milyarder Pierre Levasseur, akıl almaz bir yalan uydurarak boşanmaktan kurtulmaya çalışır. Fotoğrafta yoldan geçen birinin varlığını kullanarak karısına Elena'nın görüştüğü kişinin kendisi değil, François Pignon adında başka bir adam olduğunu iddia eder. Pignon park görevlisi olarak çalışan mütevazı, küçük bir adamdır. Hikayeyi inandırıcı kılmak için Elena'nın Pignon'un yanına taşınması gerekmektedir.

The Valet

Şövalye Godefroy, Jacquoille’nin 20. yüzyıla kaçırdığı kutsal mücevherleri almak için 1023’ten günümüze dönmelidir.