1462 yılı ünlü Alman ressam Rembrandt’ın hayatında bir dönüm noktasıdır: zengin ve saygıdeğer bir ünlüyken, güvenilmez bir yoksula dönüşür. Hamile karısı Saskia’nın ısrarları üzerine Rembrandt Amsterdam Silahşör Milislerinin resmini yapmayı isteksiz bir şekilde kabul eder. (Bu eser daha sonra Gece Bekçileri olarak tanınacaktır.) Kısa bir süre sonra, Batı Dünyası’nın o sıralar en zengin şehrinde maddi avantaj ve kişisel güç için hile yapan askerleri oynayan Amsterdamlı tüccarlarla ilgili bir komplo hazırlandığını öğrenir. Rembrandt tesadüfen bir cinayetle karşılaşır. Oğlunun doğmasıyla kendine güveni gelen Rembrandt planlanan cinayetleri ortaya çıkarmaya karar verir ve suçlamalarını resimlerine aktarır. Böylece Altın Çağ’da Alman halkının ikiyüzlü tarafını ortaya çıkarır. Rembrandt’ın şansı sonunda döner.

Gece Bekçisi

Yıl 1984. Frank, Amsterdam'da alternatif bir eşcinsel yaşam tarzı bulmak için liseden kaçan kararlı bir İngiliz gencidir. Müşterilerinin ne istediğini bilen katı bir Madam tarafından işletilen bir bar-genelev olan "Erkekler Evi "nde bir ev ve iş bulur. Frank barmenlikten sahnede dansçılığa kadar yükselir ve ev arkadaşlarından Jake'e aşık olur. 'Eşcinsel kanseri' olarak tanımlanan şeyin ilk belirtileri, Frank'in birbirine sıkı sıkıya bağlı arkadaş grubunun üzerine uzun bir gölge düşürür. Yine de genç Frank'in umutlarını ve hayallerini gölgeleyen sorunlara rağmen, azmi ve istekli bir doktorun desteği onu başarıya taşıyacaktır.