1816 yazında Percy Shelley, metresi Mary ve üvey kız kardeşi Claire, Cenevre Gölü'nde Lord Byron'ı ziyaret ederler. Byron her birini bir korku hikâyesi yazmaya davet eder ve Mary Frankenstein adlı romanına başlar. Canavarın gerçek olduğunu hayal eder ve sonraki altı yıl boyunca etrafındakilerin başına trajediler geldikçe, bunun nedeninin hayal gücünün kişileşmesi olduğuna inanır. Claire, Byron'ın bebeğini doğurduktan sonra ondan uzaklaşır ve kızıyla görüşmesi yasaklanır. Byron ve Percy, biri bencil ve çökmüş, diğeri çılgınca idealist olan dostluklarını sürdürürler. Shelley'ler Pisa yakınlarına yerleşirler.

Rowing with the Wind

Seks para birimidir. Güce hükmediyor ve korku aşılayabiliyor. Sorunlu bir geçmişe sahip genç bir adam olan Tom, kendini sadist bir çizgiye sahip süper bir kötü adam olan George Norris tarafından keyifsiz bir yeraltı dünyasına çekilmiş bulur. Norris'in Dunston adında bir polisle çevirdiği narkotik dolaplardan birinde çaresiz bir piyon olan Tom, kanlı para, ahlaksızlık ve acımasız şiddetten oluşan ve çıkış yolu yokmuş gibi görünen bir kısır döngünün içine sürüklenir. Ta ki kader Tom'a bir umut ışığı verene kadar. Norris dairesinde öldürüldüğünde, Tom kaçma şansını yakalar. Dehşete kapılan ve Norris'in kanına bulanan Tom, alt kattaki komşuları Max ve şehirdeki yeni arkadaşları Nikki'nin yanına gider. Polise gitmek söz konusu olmadığından, Max ve Nikki Tom'u Galler kırsalının derinliklerindeki ıssız kulübelerine götürür. Alanın lüksüyle Tom, uzun zamandır unuttuğu bir rüyayı gerçekleştirmeye başlar; masumiyeti paramparça edilmeden önceki daha mutlu zamanlara dönüş. Bastırılmış duygular, Tom'un Nikki'ye duyduğu çekimle yeniden su yüzüne çıkar...