Avusturyalı başrol oyuncusu Nadja Tiller 1950'li ve 60'lı yıllarda popülaritesinin doruğuna ulaştı. Tiyatro oyuncusu ve yönetmen Anton Tiller ile eşi opera sanatçısı Erika Körner'in (1902-1979) kızıydı. Nadja'nın kariyeri erkenden belirlenmiş gibi görünüyordu: Danzig'de (şimdiki Gdansk) büyükanne ve büyükbabası tarafından işletilen bir kuaför işletmesini devralacaktı. Ancak savaş buna engel oldu. 1945'te yeni bir arayışa girerek Max-Reinhardt Semineri'ne kaydoldu ve bir şapka salonunda yarı zamanlı manken olarak çalışırken dans, bale ve drama dersleri aldı. Eğitimini dört yıl sonra Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesi'nde tamamladı. Aynı yıl Tiller Avusturya Güzeli seçildi (1951'de tekrar kazandı) ve bu da onun Theater in der Josefstadt'taki ilk tiyatro görevinin alınmasına yardımcı oldu. Beethoven'ın biyografik filmi Eroica Bethovenin Aşkları'nda (1949) küçük bir rol alan Tiller'in beyazperdedeki ilk rolü kesildi, ancak kısa süre sonra matine idolü O.W. Fischer'in başrolde olduğu romantik bir müzikal komedi olan Märchen vom Glück'te (1949) ilk kez göründü. Tiller daha sonra Illusion in Moll (1952) adlı melodramda Hardy Krüger'in sevgisi için Hildegard Knef'e rakip oldu ve Einmal keine Sorgen haben (1953), Die Kaiserin von China (1953) ve Mädchen mit Zukunft (1954) gibi iddiasız hafif farslarda başrol oynadı. Kariyerinin bu noktasında, Tiller'in en sevdiği kadın kahramanlar genellikle dünyevi flörtler ya da modaya uygun sofistikelerdi. 1956'da Friederike von Barring, 1962'de Lulu (her ikisi de başrol) ve 1957'de Mısırlı bir dansçı olarak El Hakim gibi dramalarda ona daha zorlayıcı materyaller sağlayan yönetmen Rolf Thiele'nin yönetiminde talihi yükseldi. Baskıcı ve muhafazakâr 50'li yıllarda, Thiele'nin toplumsal bilince sahip başyapıtı Das Mädchen Rosemarie'de (1958) oynadığı fahişe rolü, insanların ve kurumların ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdiği için kimilerince skandal, kimilerince de sansasyonel olarak değerlendirildi. Rosemary sadece Alman Film Eleştirmenleri Ödülü'nü değil, ABD'de Yabancı Dilde En İyi Film dalında Altın Küre'yi de kazandı. Nadja Tiller bu girişimden uluslararası bir yıldız olarak çıktı.Tiller, 50'li yılların sonlarına doğru Jean Marais (Kaleler fatihi (1958) ve Pleins feux sur Stanislas (1965)), Jean Gabin (Le désordre et la nuit (1958)), Jean-Paul Belmondo (Tatlı serseri (1966)), Rod Steiger (An einem Freitag um halb zwölf (1961)) ve Yul Brynner (Parola - Zehir (1966)) gibi yıldızlarla birlikte birçok Fransız, İtalyan, İngiliz ve Amerikan yapımında öne çıktı. 70'li yılların ortalarından itibaren karakter rollerine geçiş yapan Tiller, televizyondaki rollerini Lübeck, Berlin, Hamburg ve Viyana'da genellikle bulvar dizilerinde oynadığı tiyatro oyunlarıyla değiştirdi.1956'dan 2011'deki ölümüne kadar Tiller, aktör Walter Giller ile evliydi. Traumpaar' (rüya çift) olarak anılan ikili, son olarak Dinosaurier (2009) adlı komedide iki alıngan emekliyi canlandırdıkları birkaç filmde birlikte rol aldı. Tiller 21 Şubat 2023'te Hamburg'da bir huzurevinde 93 yaşında vefat etti.