Ortaçağ Norveç'inin önde gelen toprak sahiplerinden birinin kızı olan Kristin, dönemin idealleriyle tam bir uyum içinde büyür: güçlü aile bağları, toplumsal gurur ve dindar Hıristiyanlık. Başka bir toprak sahibinin oğluyla evlendirildiği gerçeğini kabullenen Kristin'in güzelliği, masumiyeti ve saflığı çevresinde şiddetli duygular uyandırır: kıskançlık, şehvet, cinayet, intikam. Evlenmeyi beklerken bir manastıra sığınır. Burada, hayatının tutkusu şövalye Erlend Nikulaussonn ile karşılaşır. Ancak aşkları gizli kalamaz ve Kristin aniden bir skandalın merkezi haline gelir.

Kristin Lavransdatter

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İsveç'te, ortalama bir ev kadının yıl boyunca, evine yemek taşıyabilmek için Norveç'le Kongo arasındaki yol kadar yürüdüğü anlaşılır. Bir araştırma şirketi, Norveç'in kırsal bölgelerine 18 adet araştırmacı göndererek bekar erkeklerin mutfak alışkanlıklarını gözlemlemek için bir araştırma başlatır. Kendi halinde bir bilim adamı olan Folke de, ufak çiftliğinde tek başına yaşayan yaşlı Isak'ı gözlemlemek üzere Isak'ın mutfağına yerleşir. Kurallara göre gözlemci ile denek arasında hiç bir diyalog olmamalıdır. Zamanla sürekli kendini gözetleyen birinin varlığından sıkılan Isak, sıkıntısını belli etmekten çekinmez. Fakat sessiz bir rutinin içinde aynı çatıyı paylaşan bu iki insanın arasında, zamanla hoş bir diyalog gelişmeye başlar.