İzlenimci bir deneysel drama. Bir kadın, sürekli alacakaranlık bir dünyada akıl sağlığı ile delilik arasında ince bir çizgide yürür. Bir benzin istasyonunda çalışmakta ve duygusal bir izolasyon hayatı yaşamaktadır. Kimse onunla ilgilenmiyor gibi görünmektedir ve gözlerimizin önünde çürüyormuş gibi görünen köhne bir dairede yaşamaktadır. Kadın zihnini ele geçiren şeytanlarla boğuşurken, sık sık aynada kendisiyle yüzleşir, çoğu zaman da çıplaktır.

Alacakaranlık

Bir yazlık elbisenin ve onunla ilgisi olanların, özellikle de (yönetmen van Warmerdam tarafından canlandırılan) tren kondüktörünün hikâyesi. Elbise, trajik ya da komik bir hal alan tuhaf olaylar için bir katalizör işlevi görüyor.

The Dress

Bu kısa filmde, zeki, içine kapanık ve hassas bir çocuk olan Kees, erkeklerin gittiği bir okulda, akılsızca kendini beğenmiş sınıf arkadaşları ve hatta duyarsız öğretmenleri tarafından sözlü ve fiziksel olarak alaya alınmakta, özellikle de fiziksel zayıflığı acımasızca istismar edilerek sırıtan akranlarının önünde savunmasız bir gülünç duruma düşürülmektedir. Uyanmakta olan cinsel ilgisi erkeklere ve özellikle de muhtemelen belirsiz bir ilgi duyan ama en azından bir 'hanım evladı' için herhangi bir eşcinsel ya da biseksüel beğeniye sahip olduğunu (muhtemelen kendisine bile) itiraf etme riskini asla göze alamayacak ve bu nedenle utangaç Kees'in tekliflerine tepkisiz kalacak güzel ve atletik bir sınıf arkadaşı olan Charel'e yönelir. Ailesi uzaktayken yakışıklı nihayet Kees'in evine geldiğinde, trajik bir bükülme ile umutsuz bir hayal kırıklığı yaşanıyor...