1920’lerde Tahran’da geçen bu gizemli cinayet öyküsü, mum ışığıyla aydınlatılan görkemli bir malikaneyi mesken tutuyor. Varlıklı bir ailenin başı hayatını yitirdiğinde, vârisleri ölen annelerinin ardından serveti kontrol etmek için açgözlülük, şiddet ve ihanetle bezeli bir savaşa girişiyor.

Rüzgarın Satrancı

Desiderium, üç kardeşin talihsiz aşklarını lirik bir dille anlatıyor: Kafası deforme olmuş genç ve özürlü kardeş Majid, en büyük ağabeyi Habib'in kendisini eğlendirmesi için tuttuğu fahişe Aghdas'a, mesleği hakkındaki gerçeği bilmeden aşık olur. Ortanca kardeş Karim, bir bıldırcına o kadar aşıktır ki karısını ve onun duygularını neredeyse tamamen görmezden gelir. Habib'in kendisi de onlarla birlikte yaşayan terzi Foroogh'a aşıktır, ancak Majid'e karşı duyduğu sorumluluk duygusu onun sevgisine karşılık vermesini engeller.