Üç üvey kardeş, annelerinin cenazesinde yeniden bir araya gelir. Miraslarını öğrendikten sonra parayı çabucak harcarlar, ancak sonunda mirası alamayacaklarını öğrenirler. Adamlar nasıl devam edeceklerine karar verirken yakınlaşırlar.

The Three Brothers

Madam Rosa Pigalle'de altıncı katta yaşıyor; emekli bir fahişe, Yahudi ve Auschwitz'den kurtulmuş, diğer fahişelerin çocuklarına koruyucu annelik yapıyor. Momo en büyükleri ve en sevdikleri, Müslüman olarak yetiştirdiği Cezayirli bir delikanlı. Çocuk ailesini sorar; Momo kaçamak cevaplar verir. Kadın yaşlandıkça ve daha az çocuk aldıkça, Momo onun için daha çok şey yapmak zorunda kalır; para sıkıntısı çektiğinden, sokakta bir kuklayla üç beş kuruş kazanmaya çalışır. Güzel bir erkek çocuktur ve Madam Rosa ona asla kendini satmayacağına ya da pezevenk olmayacağına dair söz verdirir. Bir film editörü olan Nadine onunla arkadaş olur ve babası da ortaya çıkar. Madam Rosa son günlerini hastane korkusu içinde geçirmektedir ve Momo harekete geçmek zorundadır.

Onca yoksulluk varken

Sarhoş bir denizci, arkadaşını öldürmüş bir öğrenciye yardım eder ve karşılığında üç altın ister. Fakat bir şartı vardır. Kaptanın Şili'de bir limanda başlayan, hayalet gemide devam eden, denizci söylence ve efsanelerinden ibaret öyküsünü dinlemelidir...

Denizcinin Üç Altını

Terk edilmiş bir Citroën fabrikasındaki dev bir köle gemisinde, Batı Hint Adaları'nın tarihi birkaç yüzyıllık Fransız baskısı boyunca izleniyor. Gemi, insanların köleleştirilmelerinden Metropolitan Fransa'da yerlerinden edilmelerine kadar şarkı ve dans yoluyla hikayelerini anlattıkları bir sahne haline geliyor.

West Indies

Eğitimli bir Moritanya yerlisi Paris'te iş bulmaya çalışır ancak ırkı nedeniyle zorluklarla karşılaşır.