Belgrade, the summer of 1991. Yugoslavia is falling apart. Gavran can't get a driving licence because he is color blind. He is a rural Bosnian introvert obsessed with trucks. So, as soon as he is released from prison, he steals a truck to go on a joyride. Suzana, a city girl, discovers she is pregnant, but until she's due for an abortion, she decides to go to Dubrovnik. She hitchikes and Gavran almost runs her over. She is unhurt, but she blackmails him to take her to Dubrovnik. Two people from different worlds, equally removed from the real one. For him she is the first woman he can talk to; for her he is just another idiot to add to the long list of them that she has so far compiled. But the pressure of danger and the intimations of war force them together. The world about them has become so absurd that they seem to each other the only sober people left.

The Red Colored Grey Truck

Bir Sırp mühendis olan Luka, 1992'de Bosna'ya gelir. Yanında opera şarkıcısı olma hayalleri taşıyan karısı Jadranka ve oğlu Milos vardır. Tanrı'nın unuttuğu bir yerdeki küçük bir köye yerleşen Luka kısa bir süre sonra patlayarak Balkanlar'ı cehenneme çevirecek olan savaştan habersiz hayal kurmakta, planlar yapmaktadır. İyimser mizacından aldığı şevkle, bölgeyi turistik olarak kalkındıracak olan tren yolu inşasına başlar. Giderek yaklaşan savaş söylentilerine kulağını tıkar. Gelin görün ki savaş çıkıp oğlu askere alınır, karısı da bir müzisyenin koynuna girip kaçıverir. Luka'nın hayatı görmek istemediği savaş ve çatışmayla kaplanmaya başladığında hayat karşısına Müslüman bir kadın olan Sabaho'yu çıkarır. Ve herşey değişir! * Çingeneler Zamanı, Arizona Dream gibi unutulmaz filmlerde imzası olan Balkanlar'ın prensi Kusturica bu son filmiyle 2004 Cannes seçkisinde yer alıyor. Bir kere daha komedi ile dramı, kahkaha ile müziği birbirine katıyor.