Uçarı Bo, ünlü bir trompetçi olan babasının mezarını ziyaret etmek için Gürcistan'a gittiğinde, onun eski çocukluk arkadaşı Levan'la karşılaşır. Köklerini aramak ve babasını daha iyi anlamak için Levan'ın kamyonetiyle otostop çekmeye karar verir. Aralarındaki yaş farkına rağmen, birbirlerine duydukları aşka yavaşça teslim olurlar. Bo'nun babasının melankolik trompet sesi, nefes kesici Gürcistan manzarası boyunca yolculuklarına eşlik eder. Sonunda, hem Bo'nun hem de Levan'ın en karanlık sırlarını paylaştıkları noktaya kadar birbirlerine güvenmeye cesaret ederler.