Mahir Akgündoğdu

Dünyaca ünlü İngiliz kukla sanatçısı Thomas Holden, Carmen oyunuyla 1881 Ocak ayında Beyoğlu’ndadır. Kuklalar insan boyunda, gerçeğe çok yakındır. Özellikle Carmenkuklası… Nitekim şehirde Carmen’in kukla değil, gerçek bir kadın olduğu haberi yayılır. Fotoğrafçı Onnik Efendi Carmen’e âşık olur. Bir yandan meşrutiyetin ilan edilmesinin arifesi diğer yandan hangi tarafta olduğunuzu kestiremeyeceğiniz bir aşk kovalamacası başlar. İkiz tiyatrocular Yartev ve Vartev tüm bu hikâyenin eşlikçileridir. Onların muziplikleri bu aşk çekişmesini tarihsel bir tartışmaya çekerken diğer yandan mizah ustalıklarını da sergilerler. 
 
********* 
Kostüm & Sahne Tasarımı: Us’ta Çırak Tiyatro

Carmen

“Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür. Gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür.” 
 
Yüz yaşında bir bilgenin aklına, beş yaşındaki bir çocuğun bedenine sahip Alper Kamu, Sherlock Holmes gibi kimsenin çözemediği cinayetleri aydınlatıyor. 
 
Türkçe edebiyatın kendine özgü tarzıyla hayranlık uyandıran ismi Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar romanından tanıdığımız beş yaşındaki dahi dedektif Alper Kamu, Cehennem Çiçeği’nde yeniden karşımıza çıktı. Ancak küçük dedektifi bu defa daha zorlu bir görev bekliyordu: Bir yanda amcasının ölümü ve ardındaki sırlar, diğer yanda mahallesine yeni taşınan ailenin trajik hikâyesi… Kamu, çocuk aklının keskin zekâsıyla bastırılmış sırların, küllenmiş aşkların ve çözülmemiş ölümlerin izini sürecekti. 
 
Kamu’nun dünyasını sahneye yönetmen Simge Günsan, “canlı sinema”, “oyuncak tiyatrosu” ve “devised tiyatro” gibi yaratıcı sahneleme teknikleriyle aktarıyor. “Dev minyatürler” şeklinde yaratılan evler, sokaklar ve hikâyenin tüm ayrıntıları, kameraların yardımıyla izleyiciyi hikâyenin tam kalbine yerleştiriyor. Simge Günsan, Didem Kris ve Adem Yılmaz'ın performanslarıyla birlikte, Kamu’nun adalet arayışı ve yalnızlığı, mizahi ve derinlikli biçimde sahneye taşınıyor.