Film efsanevi İngiliz yazar Wilde’ı, eşcinsel olduğu için ahlaksızlık suçuyla atıldığı hapisten çıkışından sonraki son yıllarında izliyor. Wilde, düşkün bir birey olarak farklı isimlerle Avrupa’nın çeşitli kentlerine gidiyor; bir yandan sağlığı bir yandan da parası tükenirken zarafeti ve onurunu, ama en önemlisi nüktedanlığıyla yaratıcılığını korumaya devam ediyor.

Mutlu Prens

Bir sekreter patronunun arabasını çalıp, dönmemek üzere ayrıldığı deniz kıyısındaki bir kasabaya gider, fakat oradaki herkes hâlâ onun adını bilmektedir. Arabanın bagajında bir ceset ortaya çıkınca, hakkında hiçbir şey bilmediği bir cinayet davasında baş şüpheli oluverir.