Necip Sarıcı sinemamızın parıldayan ışıklarından biri. Lale Film Stüdyosu’nda ses odasına girdiğinde kendini Topkapı Sarayı’nın hazine dairesine girmiş gibi hisseden ses mühendisi, fotoğrafçı, yazar, yapımcı, koleksiyoner…Sinemamızın en önemli yapı taşlarından biri Necip Sarıcı. Ülkemiz sinema tarihi onun muazzam koleksiyonu sayesinde günümüze taşınıyor. Projeksiyonda lup olarak dönen filmlerin efekt, müzik, dublaj kayıtlarını ses filmine geçirdi. Laboratuvar sahibi oldu. Milyon metrelerce siyah-beyaz ve renkli filmlerin negatiflerini yıkayıp, iş kopyalarını basıp montajlarını yaptı. Dublaj, negatif montaj biter, baskılar yapılır, sinemada oynar hale gelirdi. Bu işlerin hammaddeleri, makineleri yurt dışından geliyordu. Sinema makineleri, kamera, optik, laboratuvar, ilaç ve makineleri, seslendirme aygıtları… Stüdyo binaları ne oldu?

Sinema Hakikatinin İçinde Uzun Bir Yolculuk: Necip Sarıcı

Abdurrahman Keskiner sinemamızın parıldayan ışıklarından biri. Ünlü yapımcıyı ülkemiz sinemasının yapımcılık tarihinde farklı kılan özelliği, ilk bakışta çelişkili görünse de inceliğe yatırım yapmaktan yılmayan çalışma yöntemi: Hiçbir yapımcı tüm kazandıklarını iddialı filmlere yatırıp zarar ettikten sonra aynı umudun peşinde defalarca koşmadı. Ülkemiz sinemasının dünyaya tanıtılmasında büyük adımlar atan Abdurrahman Keskiner hariç.

Bir Zamanlar Yeşilçam: Abdurrahman Keskiner

Her aile içinde bir fırtına büyütür. Bazen cılız bir rüzgâr bile bu fırtınanın kuvvetini arttırması için yeterlidir. Aile bireylerinin birbirlerine asla söylemeyecekleri sırlar, tozlu raflara kaldırılan ve asla kapağı açılmayacak dosyalar vardır. Bunlar yaklaşmakta olan fırtınanın sessiz habercileri olarak daima bir kuytuda sinsice bekler. Rıza Gülsoy ve ailesi için de sayısız fırtına habercisi vardır. Kurban Bayramı’nda Gülsoyların yazlık evinde bir araya gelenler, Rıza’nın çocukları, torunları, kardeşi ve ailenin içinde herkes kadar yer edinmiş olan ahbaplarının oğludur. Mazide kalan tatlı anılar paylaşılır, bayramın gerekleri yerine getirilir, yemekler yenir, danslar edilir. Rıza’nın torunlarından birinin kaybolmasıyla korku dolu anlar başlar. Başına kötü bir şey gelmiş olacağı fikri her karakterin etrafında kara bir karga gibi dolanır. Güzel başlayan bayram yemeği büyük bir fırtınayla mı son bulacaktır?

Yemekteydik ve Karar Verdim

İflah olmaz bir gözlemci hikâyemizin kahramanı. Hemen hemen herkesi ve her şeyi görüp izlemeyi, bütün ayrıntıları öğrenmeyi kendine ilke edinmiş kahramanımız, bir tütün deposunda çalışıyor. Her ne kadar etraftakiler ona “Gözlemci” diye seslense de, o aslında bir bekçi. Hem gözlem yapıyor hem de gözlemlerini kullanıyor aslında. Tutunamıyor ama. Gözlemlerini ulu orta söyleyen, rahatlıkla kullananlar sevilmezler çünkü. Dörtgenin üç köşesi mi vardır yoksa dörtgenin köşesinde durduğunda, üç köşeyi gördüğün için, üç köşesi mi vardır? Bir dörtgen, üç köşeli de olabilir mi?