Kuşadası’nın Kirazlı köyünde Menderes ve yatalak ağabeyi Adnan, birlikte yaşarlar. Menderes, kendini bakıma muhtaç olan ağabeyine adamıştır. Köyün emlakçısı Reşit, iki kardeşin oturduğu evi almak istemekte ve araziyi satıp ağabeyi Adnan’ı huzur evine yerleştirmesi için nasihatler vermektedir. Adnan bu konuşmayı öğrendiğinde iki kardeş geçmişleriyle yüzleşecektir. İki kardeşin aynı kadına duyduğu derin sevgi ve aralarındaki vicdan muhasebesi kırılma noktası olacaktır.

Vicdan Ağacı

Meryem, Halep’teki savaştan kaçmak için bindiği, Kos Adası yakınlarında batan bir mülteci teknesinde ailesini kaybetmiştir. Yakında emekli olacak olan sahil güvenlik şefi İbrahim kazadan tek başına sağ kurtulmayı başaran Meryem’e yardım eder. İbrahim emekli olur, Meryem ile evlenir ve beraber Bozdoğan’a yerleşirler. Yaşadığı travmayı atlatamayan Meryem, her gün ailesini kaybettiği denizi ve sahili ziyaret etmek ister. İçindeki bir ses ona durmadan oraya ait olduğunu fısıldamaktadır. İbrahim her seferinde hayır cevabını verdikçe, başka yollar aramaya başlar. Ancak İbrahim’e duyduğu minnet ve ona olan sadakatinden ötürü onu çiğnemeyeceği bir yol bulmalıdır.

Mor Ufuklar

Hayatının en büyük kusurunu aramak için İngiltere'den Türkiye’ye gelen bir kadın... Geçmişini bir odaya kilitleyip tozlanmaya bırakan bir adam... Ve bir kalemden damlayan sözcüklerin kilitli bir odanın içinde buluşturduğu iki farklı hikâye.