Dünyanın kaderi onun ellerinde. ABD Ordusu mensubu bir kadın yüzbaşı, okyanusun ortasında kendi komutasındaki füze savunma istasyonu eş zamanlı ve koordineli bir saldırıya maruz kalınca uzun yıllar aldığı taktik eğitimini ve askerî uzmanlığını kullanmak zorunda kalır.

Interceptor

New York'ta hava trafiği kontrol merkezinde çalışan Dylan Branson, kariyerinin zirvesindedir. Bir gün, saat 2:22'de bir ışık huzmesi yüzünden birkaç saniyeliğine kör olup iki uçağın neredeyse havada çarpışmasına neden olmasıyla hayatı tepetaklak olur. Bir süreliğine işinden uzaklaştırılan Dylan, bir süre sonra her gün aynı saatte, aynı seslerin ve olayların birbirini tekrar etmeye başladığını fark eder. Giderek artan bu tekrarlar, onu her gün saat 2:22'de gizemli bir biçimde Grand Central Terminali'ne çeker. Bir sanat galerisinde çalışan güzeller güzeli Sarah ile tesadüfen tanışan Dylan, onun da çarpışmak üzere olan uçaklardan birinin yolcusu olduğunu öğrenir. Sarah ile karmaşık bir ilişkinin içine sürüklendikçe geçmişin döngüsünü kırıp, zamanın kontrolünü yeniden eline alması gerektiğini fark edecektir.

2:22

After the dreaded Sea Peoples begin tearing down the civilizations of the Bronze age, a young warrior girl goes in search of the first steel sword.

Quest for Steel

Bir hikaye anlatıcısı bizi bulutlardan aşağı, cana yakın bir Dük, misafirleri ve bir sihirbazın hikayesine götürüyor. Dük, sihirbazı bir salon büyüsü gecesi için işe alır. Bu, yeğeni Patricia'nın periler ve benzerleriyle bariz bağlantılarına yanıt olarak. Patricia'nın alaycı kardeşi Morris'in gelişiyle, akşam çözülmeye başlar. Diğer konuklar, aile hekimi Dr. Grimthorpe ve yeni Papaz Smith, gerçekten de çok garip bir akşam olmak üzeredir. Kendi iblislerini ortaya çıkarma noktasına gelen bahtsız büyücü, bir numarayı çok ileri götürüyor. Fikirler ortaya atılıyor, tartışmalar tartışmalara dönüşüyor ve gece ilerledikçe her şeyin göründüğü gibi olmadığını - yoksa öyle mi?