Merricat Blackwood, kız kardeşi Constance ve amcası Julian ile birlikte bir şatoda yaşıyordur. Geçmişlerine bakıldığında, Blackwood ailesinin aslında yedi üyeden oluştuğu ortaya çıkar. Kısa bir süre önce, şeker kutusuna arsenik karıştırılmasının ardından aile üyeleri korkunç bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Cinayetlerin arkasındaki ismin aklanmasının ardından Constance aile evine geri döner. Günleri kuzenleri Charles Blackwood'un evlerine gelmesine kadar mutlu bir şekilde geçiyordur. Merricat, Charles'ın tehlikeli biri olduğunu fark etmiştir ve artık Constance'ı Charles'ın gazabından koruması gerekmektedir.

Biz Hep Şatoda Yaşadık

Sussex, England, 1938. Shortly before the outbreak of World War II, Thomasina and Martha Hanbury, two ingenious sisters, create LOLA, a miraculous machine.

Lola

Aisha, a young Nigerian woman seeking asylum in Ireland, is floundering in a maze of social services and bureaucracy. As her situation becomes increasingly dire, Aisha struggles to maintain hope and dignity against the looming threat of deportation.

Aisha

Bir grup sıradan insanın beklenmedik bir şekilde suçla mücadeleye girişmesini konu alır. Hikâye, şehirdeki artan suç oranları ve yetersiz polis gücü karşısında, çeşitli mesleklerden gelen bir grup insanın bir araya gelmesiyle başlar. Ana karakterimiz, işinden memnun olmayan bir temizlikçi olan Jack'tir. Bir gün, yanlışlıkla bir suç olayına tanıklık eder ve bu durum, onun hayatını tamamen değiştirir. Jack, diğer sıradan insanlarla birlikte, kendi yöntemleriyle suçlularla başa çıkmaya karar verir. Bu ekipte, bir eski asker, bir bilgisayar uzmanı, bir hemşire ve bir emekli dedektif yer alır. Her biri, kendi yetenekleriyle ekibe katkıda bulunur. Ekip, şehirdeki suçluları yakalamak için yaratıcı ve eğlenceli yöntemler geliştirirken, aynı zamanda kendi kişisel sorunlarıyla da yüzleşirler.