2. Dünya Savaşı sırasında Amerikalılar ve Fransızların beraber düzenledikleri Normandiya çıkarmasının yapıldığı gün olan D-Day'de geçiyor film.  Bir düzine karakter eşliğinde müttefik kuvvetlerin yaşadığı en uzun günün hikayesi. Filmin en büyük özelliği birbirinden ünlü pek çok oyuncunun yer alması...

En Uzun Gün

Dükkân sahibi Victor Garnier, bankacısının tavsiyesi üzerine ailesinin tüm birikimini safça Afrika'daki bir madene yatırmıştır. Maden kamulaştırılıp hisse senetleri değersiz hale getirilince, banka tarafından utanmazca soyulduğunu düşünür; bu 'iyiliğe' karşılık vermek ve kandırıldıkları için tüm ailesiyle birlikte bankayı soymak ona adil gelir. Böyle bir girişim -bir tünel kazmaya karar verir- profesyoneller için bile oldukça zahmetlidir, ancak basit sıradan insanlar için göz korkutucudur, çünkü onların da kişisel dezavantajları vardır; bu nedenle Victor'un karısı, huysuz yerel polise bile gerçeği söyleme konusunda çok hoş olmayan bir eğilime sahiptir: bir suç planını gizli tutmanız gerektiğinde çılgınca bir risk.

Let's Rob the Bank

Pierre and his wife Anne had a good thing going together, until their son Nicolas was born. Anne traveled with him on all his long truck journeys, and they had frequent and passionate sex. For quite a few years now, Anne has stayed at home to take care of their boy, who is a sickly, weedy little fellow. Pierre is frustrated. Anne is frustrated too but has her almost incestuous feeling for her son to torment her. Even little Nicolas is frustrated, in part due to the knowledge that his father feels that the sacrifice he and his mother made in raising him hasn't been worth the effort. He too has some release in the form of a good relationship with his gigantic dog. When the seething passions of these four discontented mammals reach a crisis point, the result (in this film) is exceedingly ironic.