Romanın kahramanı Dorian Gray, tüm dünya zevklerinden yararlanmak için sonsuza dek genç ve yakışıklı kalma arzusunda olan bir gençtir. Bir mucize sonucunda Gray'in isteği gerçekleşir. Dorian Gray'in, ressam Basil Hallward tarafından yapılmış olan portresi yaşlanmakta, fakat kendisi gençliğini ve yakışıklılığını korumaktadır. Dorian Gray yaptığı hiçbir kötülükten kendini sorumlu tutmamakta, fakat her olaydan sonra portredeki yüzünde farklı bir kişilik belirmektedir. Yirmi yıl boyunca müthiş bir sefahat içinde yaşar. Portre artık bütün suçlarının izlerini taşımaktadır. Bunun ruhunda yarattığı bunalıma dayanamayan Dorian Gray, sonunda portreye bir bıçak saplar ve orada ölür. Hizmetkârlar tavan arasına geldiklerinde duvarda, efendilerinin son gördükleri hâlini gösteren bir tablo, yerde ise solmuş, buruşuk yüzlü, iğrenç bir ölü görürler.

Dorian Gray'in Portresi

Pandora Reynolds hiç aşık olmamış bir kadındır - ama erkeklerin uğruna öldüğü ve ölebileceği bir kadın. Gösterişli ve gizemli gemi kaptanı Hendrik van der Zee ile tanıştığında, Hendrik onu nihai aşk eylemini gerçekleştirmeye iter.

Pandora

Gauguin'in hayatından esinlenen bu film, orta yaşlı bir borsacı olan Charles Strickland'ın her zaman yapmak istediği şeyi, resim yapmaya başlamak için orta sınıf hayatını, ailesini ve görevlerini terk etmesinin hikâyesidir. O artık kendini tamamen idealine adamış korkunç bir insandır: güzellik.